05 Ekim 2006

Yeni Bir Diyet ve Hoşdere Caddesi














Sonunda, kilo vermek konusunda (üç basamaklı rakamlara ulaşınca) profesyonel yardım almaya karar verdim ve diyetisyenin verdiği diyete pazartesi günü başladım. İyi gidiyor.
Onbeş kilo kadar vermem lazım; yoksa sağ kalça kemiğim bana sorun çıkaracak ilerde. Hem böylece, dolaplarda yapayalnız duran bir sürü pantolon, tişört vesaireye de gün doğacak. Öğlene kadar, içinde azıcık sıvıyağ olan bir karnıbahar yapmakla geçti. Yaparken bile acıklıydı, yerken nasıl olacak bakalım.

Atakule'nin karşısındaki İş Bankası'ndaki işimi hallettim, kulaklığı taktım ve Latin ağırlıklı müziklerimi dinleyip, Hoşdere Caddesi'nden aşağı doğru yürümeye başladım. Hava da çok güzeldi. Uzaktan inşaatı devam eden , dairemizin de bulunduğu binaları seyrettim bir süre. Her çeşit dükkan varmış meğer bu cad
dede. Marketler, halıcılar, mobilyacılar, resim malzemesi satan mağazalar, teknomarketler, internet kafeler... Otuz dakikada ulaştım Larita'nın kreşine. Beraber yürüdük tekrar caddeye kadar. Elinde bir Toybox kutusu vardı. Şimdi açma dedim, evde açar , birlikte yaparız oyuncağını. Dolmuşa bindik; çok seviyor dolmuşları, belediye otobüslerini.

John le Carré'ın "Sıkı Dostlar'ını okuyorum. Gerçi ben çok iyi hatırlamıyorum ama, yetmişlerin sonlarında TRT'de yayınlanan Köstebek adlı dizinin de senaryosu ona aitmiş. Diziden tek aklımda kalanlar Alec Guinnes ve onun oynadığı Smiley karakterinin bir köprüdeki esir değişimi sahnesi. Bir de birkaç önce Didem'le DVD'sini izlediğimiz Panama Terzisi. Meğer onun da senaryosunu yazmış. Ben aslında filmi syrederken, yıllar önce okuduğum başka bir kitabı hatırlattığını düşünmüştüm. Graham Greene ve "Havana'daki Adamımız" . Hep çift taraflı çalışmış casusların hikayeleri sanki. Ama, yine de çok güzel bir kitap, zevkle okuyorum. (www.altinkitaplar.com/haberler.asp?HaberID=48)


Hiç yorum yok: