13 Şubat 2010

38'inde Memur


















Kaç kaç nereye kadar değil mi? Hem iç hem de dış mihrakların aylardır süren kumpasları sonuç verdi. Oturttular beni masa başına.

Allahtan 2009 yılı içinde konsolosluk kısmında iki kez kısa sürelerde yardımcı görevlerde bulunmuştum da ; aslında pek de yabancı olmadığım yere bu sefer sözleşmeli memur olarak başlamış oldum. Bakmayın oflayıp pufladığıma, işi seviyorum, çalışma ortamımı seviyorum, elimi sallasam birisine mutlaka çarpacağım patronlardan yana zengin sayılırım, işimle evimin arası hızlı yürürsen 45 saniye. Kızım her okul çıkışı uğruyor yanıma birkaç dakikalığına. Eee, bir de işe yarıyor olmanın getirdiği bir tatmin var tabi. Ülkeme hizmet ediyorum, daha ne olsun.

Alışmanın kolay olduğunu söyleyemem. 2001'den bu yana hep kısa süreli işlerde bulunmuştum. Dış ticaret danışmanlığı, rehberlik, çevirmenlik falan.

Of of... Her sabah traş olmak, kravat takmak, dokuz-altı çalışmak.

















Ekim'in 18'i. Havalar fena değil. Soğuklar başlamadan, daha dışarda yapılabilecek bir şeyler bulmak mümkünken, ne yapalım, ne edelim dedik. Paintball mu olsun, yok boyalar üstümü başımı batırır derseniz, onun hani şu lazerlisinden, Lasertag mi nedir, o mu olsun?

Kuzeyde, olimpiyat parkının hemen karşısında devasa bir spor kompleksi var. Onun içinde biraz zor da olsa bulduk aradığımız yeri. Sonuç tatmin ediciydi. Hepimiz eğlendik diyebilirim.


















Pekin'e misafir ablamız gelir de Nanluoguxiang Sokağı'na götürülmez mi? Şu günlerde onbilmemkaçıncısının inşaatının planlandığı metro hatlarından bir tanesi, bu güzel, cıvıl cıvıl sokağın kuzey uçlarında bir kısmını yutacak diye bir şeyler duyup üzüldük.

Havanın da uygun olmasıyla , sevgili gezgin Gülçin Teyze'yi de yanımıza alıp koştuk.

Hep Çinliler mi çektirecek fotoğraf benimle. Bu kez ben hızlı davrandım, bir poz da ben rica ettim.

05 Şubat 2010

Geri Döndüm...

30 Ağustos 2009. Türkiye'deydim. Ankara'da "Taze" de. Sansürlü ülkemde, sansürsüz yazabiliyor, sayfama bir şeyler yazabiliyor, üşengeçliğimden bazen fotoğraflar eklemekle yetinebiliyordum. Ülkemden uzaktayım, evimdeyim. Evim de sansürlü bir ülkede. Seviyorum bu ülkeyi de. Ama, sayfama yazamamak, facebook gibi sitelerde arkadaşlarımı takip edememek, kızımın yeni sökmeye başladığı okuması yazması ile youtube'da "totally spies", "powerpuff girls" gibi çok sevdiği çizgi film karakterlerinin video kliplerini izleyememesi dokunuyordu bana. Neyse, sorunu bir şekilde çözdük gibi görünüyor. Tahtaya vuralım da nazar değmesin. Aslında çok şeyler birikti yazmak için. Fotoğraflar eşliğinde küçük notlarla aktarayım, geçtiğimiz ağustos ayından bu yana neler yaşanmış. Doğrusunu söylemek gerekirse oldukça önemli değişiklikler olduğunu söyleyebilirim.

En başta ben işe başladım, otuzdokuzuma girmek üzere olduğum şu sıralar, ömrüm boyunca uzak durduğum memuriyete yakalandım dostlar. Anlatacağım. 2009'u bitirirken mevsimler, kıtalar, uçaklar değiştirerek Güney Afrika'ya gittik. Yazacağım. Yakında eve dört ayaklı bir yaratık katmayı planlıyoruz. Sırası gelecek.

Of, çok heyecanlı ve mutluyum. Tekrar yazabilmek ne güzel.