07 Aralık 2015

Yastığım

Taşınmak.

Bir dünyanın bir ucundan bir yere. Gittiğin ve hayata hep yeni baştan bir yerlerden, sıfırdan, elinde cebinde hiç bir şey olmadan başlamak, yorulmadan. Öksüz.

Duyguların da tastamam öyleler işte. Yanında taşıyıp durduğun valiz dolusu eşyaların,kitapların ve hatta eskilerden aklında bir şeyler kalabilsin diye çoraplarının altına sıkıştırıverdiğin. Yıllar önce,annem ve güzeller güzeli Elife teyzemin, toplu konutların hep aynı renk binalarının birinin ikinci belki de üçüncü katındaki bir apartman dairesinin hemen girişinde yünlerini tahta çubuklarla çırptıları, havalandırdıkları bir yastığım vardı benim. Tam istediğim sertlikte, taş gibi ve yüksek. 

İşte o yastık, önce okyanusu aştı benimle. Sonra aynı yoldan geri döndü yıllar sonra., Sonra dağları aşıp, uzak uzak uzak doğuya vardı., Hep, başımın altındaydı. Ahmet Rasim Sokak'ta başladığı yolculuğa Avenida Cabildo, Olleros ve yine Ahmet Rasim, sonra sonbaharlarda sarı yapraklı ağaçlarıyla meşhur San Li Tun Dong Wu Jie, sonra son durak: Halit ZİYA sokağın, kot altı 3 artı bir dairesinin en büyük odasında neredeyse bir yıl daha.

Bir daha kimse çırpıp, havalandırmadı yastığımı, terimi yıllar boyu emen, ben kokan, başımı taşıyan, içi iyi kötü milyonlarca rüyayla dolup taşan başımı taşıyan, 

Yastığımdan yaklaşık yirmi ay önce ayrıldım ben ey dostlar. Neden, ayrıldığım, belki son nefesimden önce bir daha göremeyeceğim onca akrabadan onca dosttan ve tanıdıktan, yastığım geliyor karanlık ve anlaşılmaz aklıma. 

29 Kasım 2015

Ne sanmıştın ki sen aşkı, sevmeyi? Her sabah uyandığında gözlerinin içine bakıp, gülümseyerek günaydınn kadınım ya da erkeğimm diyebilmeyi mi? Burnunun ucunda senin için yanıp tutuşan varken hiç yanmadı mı yüreğin, burnunun ucundan binlerce kilometre ötesine.. Burnunun ucundakinin hissettiremediği kalp atışlarını, binlerce kilometre hissetmeye.. Sahi neydi aşk sence? Neydi ki sevmek? İlla dokunabilmek miydi tenine, illa sevişebilmek miydi, nefessiz kalıncaya dek.. Yoksa hissedebilmek miydi? Ruhunun, bedeninin her zerresinde ... Sahi; Neydi?

Nerden başlayım bilmiyorum
Sen de nereye varırsan artık.
Ben ilişkimizi koparmıyorum
Sense araya mesafeler koyuyorsun

Kültablası dolu
Gecemse bir o kadar boş
Nasıl geçti günler
Nasıl geçti geceler
Orada ol
Her zaman hayatımın içinde
Işıkları yak
Yaşamasan da olur benimle
Beni biraz seviyorsan
Orada ol
Hayatımın aşkı
Güçlü sevdam...
Uygulamaya geçmeye korkuyoruz
Her bir kelimemizi
Aşk da sanki yağmurdan önce
Çekip giden bir bulut gibi.!!
Orada ol
Her zaman hayatımın içinde
Işıkları yak
Yaşamasan da olur benimle
Beni biraz seviyorsan
Orada ol
Hayatımın aşkı
Güçlü sevdam...


Yorgo Angelopoulos

https://www.facebook.com/kiliseninimamiii/posts/963163193776467?pnref=story


01 Ekim 2015

Aksi

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.

Nazım Hikmet 

03 Haziran 2015

Nazım'dan

Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana

Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm

Çığlık

İçimdeki biri sürekli çığlıklarıyla uyandırıyor beni. Benden başkası duymuyor allahtan. Gün içinde de kulaklarımı tırmalamıyor değil sesi. İş yerinin hem haralası hem gürelesi oyalıyor yorgun kafamı. Ama, ah o evin sessizliği yok mu? Uykuya dalmadan önce çekilen o ızdırap dolu dakikalar, bazen saatler. Ve sabahın köründe karşıdaki inşaatın demir çubuklarının, buldozerlerinin ve vinçlerinin sesini bile bastırıp, adeta zevk duyarak kulağıma bağıran "içimdeki biri". 

İçimdeki biriyle dışımdaki birinin arasındaki uçurum büyüdükçe benim korkularım da artıyor. Yaklaşan beşinci seviyedeki tropikal fırtınanın ayak sesleri gibi geliyor. 

Uçurum büyüdükçe içimdeki biriyle dışımdaki birinin yüzleri de biçim değiştiriyor, renkleri başkalaşıyor. Birinin gözlerinin altındaki mor halkalar derinleşirken diğerinin boynu zayıf bedeninin üstüne iğreti iliştirilmiş gibi duruyor. Her ikisi de hızla kilo kaybediyor. 



12 Mayıs 2015

Üzülme...

Üzülme...der Mevlana ve devam eder;Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun,tek kanatla uçulmaz zaten.Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil,kilimin tozunu almaktır.ALLAH sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.Niye kederlenirsin?Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.Yüzük ol...mak dileyen taş, ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır.
Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.
Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir. Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki... 
Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların. Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki... Gözden çıkarmamış olmalı seni.

05 Mayıs 2015

YUNUS EMRE'DEN

Eğer göğün yedi katına çıkmaksa niyetin
Aşk'tan güzel merdiven bulamazsın

26 Nisan 2015

Sana geliyorum, sana,

Sana geliyorum, sana,
Beni anla, içimdeki şeytan.
Yalnız sensin doğru söyleyen.
Gerekince kaçan, gerekince gelen.

Denizin yüzünde geceleyin,
Karanlıkları işleyen renkleri görmek senden.
Senden, bazı kelimelerin farkedilmemiş güzelliğini anlamak,
Unutulmuş yaşamaya başlayıvermek birden.

Sana geliyorum, doğru sana,
Susmamak için.
Çünkü sensin dinleyince dinleyen,
Bakınca bakan, görünce gören.

Sevmesini iyi bilirim, düşünmeyi öğrendim.
Duydum nedir can vermeden ölmek.
Artık bütün kapıları açıp kapayabilirim.
Sen anlarsın bunlar ne demek.

Sana geliyorum, yalnız sana,
Yalansız, gizlisiz.
Olduğu gibi anlatacağım ne varsa,
Bil, bilsinler, biliniz.

Sen, 
Vurunca vuran, gülünce gülensin.
Sesin, yüzün, ellerin yüzde-yüz senin.
Sen ölmeyensin.

Özdemir Asaf

01 Nisan 2015

Mevlana'dan

Allah der ki;
kimi benden çok seversen onu senden alırım.
ve ekler;
onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur.
aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
düşman kalkar dostun olur.
öyle garip bir dünya,
olmaz dediğin ne varsa olur.
düşmem dersin düşersin.
şaşmam dersin şaşarsın.
en garibi de budur ya;
öldüm der durur yine de yaşarsın...

24 Mart 2015

No tengo donde ir



No tengo donde ir. La vida es dura. La vida es sola. El dolor nunca termina.

No tengo donde ir. Noches llena de lágrimas. El sol nunca me despierta.

No tengo esperanzas. Los sueños no me dejan solo. Los sueños con memorias con ella.

24 Şubat 2015

Yangın

Herşey yanmış kül olmuş. İnek yemiş yazdıklarımı, fotoğraflarımı. Dağa kaçmış inek, dağ yanmış, inek yanmış, kağıtlar yanmış. Kül olmuşlar.

Arkamda, doğduğum ülkede benden kalan son izler de yok olmuş. Kül olmuş.

Kemikleşmiş depresyon. Eskilerle tıka basa dolu rüyalara uyumak gönülsüzce. Ama kahretsin, uyanmak hep sonra.

Bazen oturduğum yerde kendime dalarım, derinlere, kuytulara. Çok derinlere. İsimsizleştirdiğim yüzler, gülümsemeler, sevişmeler.

Yüreğimin tam ortasına koca bir taş düşmüş. Kanımda bilmediğim ve tanımadığım elementler. Bir hücreden bir diğerine unutulası anıları taşıyıp duruyor.

Yaklaşan gecenin telaşı, tek gözüme düşüverin gözyaşı.

Sessizlik, sensizlik, yokluk ve hiçlik.