11 Temmuz 2014

Ah Adrian.
Sana gerçekten olumlu birşeyler yazabilmeyi isterdim. Üzülmeni istemiyorum. Ama yazacak birşeyim de yok malesef. Affet.

Kızımın gelişinden ziyade, gidişini düşünür oldum. Sanırım bunda, dananın kuyruğunun o tarihten sonra kopacağını biliyor olmanın verdiği dehşet duygusunun da etkisi var.

Yalnızım, çok yalnız. Türkiye'deyken hem kızımı hem sen dahil arkadaşlarımı, dostlarımı arada bir de olsa görüyordum. Burada yalnızlık kendisini sürekli hissettiriyor.

Bir çığlık isteği var boğazımda, çıktı çıkacak. en zoru da bunu iş yerindekilere belli etmemek için gösterdiğim yoğun çaba. Bu beni daha bir güçsüz kılıyor.

Hani kanser sonrası vücudun bağışıklığı zayıflar ve en ufak hastalıklara karşı bile çaresiz kalır ya. İşte ruhumu saran da O'ndan sonra, kanserin ta kendisi. Zaman, geçen tek şey Adrian; yoksa ne acılar geçiyor ne de delirmenin eşiğindeki benliğimin son çırpınışları azalıyor.

(Eğer varsa) Tanrı'nın bu işte bir parmağı veya bir bildiği var gibi geliyor. Bana hayatımda sadece 10 yılı bir baba olarak yaşamamı layık görmüş bir Tanrı.

08 Temmuz 2014

Depresifin Günlüğü

Bulaşık makinesine bu kadar yüz vermenden belliydi Adrian. Saatli saatsiz çalıştırıyorsun şu mereti. Yalnızlık zor anladık tamam, başka ses mi yok evde yankılansın, sana yalnızlığını unuttursun.

Bıçağın ucunda yaşamak zor. Kimse bilmez yanı başındaki uçurumu. Belli etmek istemezsin. Ne de olsa hayat gailesi. Gaile de ne acayip kelime. En zoru da sanki sıradışı bir şeyler dönmüyormuş hayatında, bombok değilmiş gibi yapmak. Rollerin en çetrefillisi. Zaten seni yoran da bu biliyorum. Yoksa bıraksalar, yaşayacaksın bu eziyetli varoluşu. Varoluşların en lanetlisini demek istediğim.

Yorucu ya Adrian, farkında olmaz mıyım? Çok yorucu. Rüyalarda bile yüzün gülmez, bir anlık mutluluklar bile haram.

Bir arkadaş yazmıştı da oradan biliyorum. Zamanla geçer herşey, her acı diyorlar; halbuki geçen tek şey zamanın ta kendisi, acılar değil. Kapanmayan yaralar hiç değil.

05 Haziran 2014

Gözümde dünden kalan bir gözyaşı...

Şiir okumayı sevmem. Nazım ve Neruda'nın birkaç şiiri dışında. Yazmayı da becerdiğim söylenemez. Ama arada bir, beklenmedik bir anda, yazılmamış bir şiirin yazılmamış ilk dizesi gelir aklıma. Yatana kadar düşünürüm bu dizeyi. Kafamda evirip çeviririm. Bu ilk dizeyle uykuya geçerim. Devamı gelmez bir türlü.

15 Mayıs 2014

Binada sigara içmek yasak, çıkıyorum gecenin bir yarısı sokağa, tellendiriyorum bir sigara, sokağı mesken tutan kediler ve ben bir de inanmayacaksın bir tavus kuşu her gece.

Kediler alışkın, kaçmıyorlar. Tavus kuşu da öyle, arada bir yolun ortasına doğru şöyle bir seyirtiyor, sonra yine yaklaşıyor sigara dumanına.

Gece sıcak, yapış yapış. Bir esse azıcık.


19 Nisan 2014

İnsan nereye giderse gitsin, cennetini de cehennemini de yanında götürüyor.