25 Kasım 2013

Adrian Zograffi'ye Mektuplar - 3

GEÇİŞ DÖNEMİ VE İÇ KARIŞIKLIKLAR

II. Ertuğrul ile III. Ertuğrul arasında neredeyse beş ayı bulan bir belirsizlikler dönemi bulunur. İşte bu kaotik boşlukta, malum bir takım güçlerle yurt içindeki o bilindik işbirlikçileri, ülkenin yönetimini ivedi bir şekilde ele geçirmek için ellerinden geleni artlarına koymazlar. 

Halk ise inanılmaz bir vurdumduymazlıkla, eski krallarının aşk hayatının içinden çıkılmazı güç ve bilinmedik ayrıntılarına gömülür ve iki derin gruba ayrılır. Bir grup II. Ertuğrul'un, genç yaşına, ve yakışıklılığına rağmen tek eşlilikte direterek doğru davrandığında , halkına bu anlamda örnek olduğunda ısrarlı olurken, diğer grup bu bahsi geçen tek kraliçe Arzu Sultan'ın kralın iplerini elinde tuttuğunu ve ülkeyi bu kötü durumlara hazırladığını söylerler.

Geçiş dönemini en az zararla kapatmak için yoğun bir çaba gösteren Maksim Gorki ve saz arkadaşları ise, belki de ülkenin tarihin nankör sayfalarına gömülmeden ayakta kalabilmesini sağlar.

Adrian Zograffi'ye Mektuplar - 2

II. ERTUĞRUL DÖNEMİ VE ISLAHATLARI

V. Ertuğrul, II. Ertuğrul'un, aslında I. Ertuğrul'un hastaneye yatırılmış hali olduğunda uzun yıllar boyunca ısrar etmişse de, VI. Ertuğrul zamanında, kurukmasında kralın bizzat önayak olduğu tarihçilerden oluşan bir komite, II. Ertuğrul'un tümüyle farklı bir kişilik olduğunu ve yaptıkları ile ardında bıraktıklarından da bunu anlamanın kolaylıkla yapılabileceğini kanıtlarıyla ortaya koyar.

II. Ertuğrul'un ülkesine en büyük hizmeti belki de kitap okumanın yaygınlaştırmasıyla ilgili çabalarıdır.  Özellikler en sevdiği yazar Yaşal Kemal'dir.


Bu sanat düşkünü değerli şahsiyet, genç yaşta geçirdiği elim bir trafik kazasıyla halkını terkeder. Kendisini saygıyla anıyoruz.



04 Kasım 2013

Adrian Zograffi'ye Mektuplar - 1




I. Ertuğrul, bindokuzyüzyetmişbir senesinin Ekim ayının ondördünde, iki odalı bir kerpiç evin misafirlere ayrılmış olan odasında dünyaya gözlerini açtı. Doğumunda bulunan, sağlık ocağından alelacele gelen tek gözü kör ebe, bebeği görür görmez bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki, bir daha ne bebeği ne de anneyi kontrol etmeye gelmez.

I. Ertuğrul üç yaşına kadar şimdi hatırlayamadığı yabancı bir dilde konuşur (?). Çok oburdur; annesinin sütü yetmeyince, dedesinin hediye ettiği kara gözlü ineğin sütü imdadına yetişir. Aralarda da annesinin başörtüsünü emerek uykuya dalabilir ancak.

Sayıları yarım düzineyi geçen teyzelerinin arasında oldukça eğlenceli bir çocukluk geçirir. Her yaz, ailesinin maddi durumları izin vermediğinden, doğduğu köye gönderilir. Dedesinin evinde kalır üç ay boyunca. Sıcak, kuru bir köy. Mahallede erkek çocuk sayısının azlığı, onu o kadar popüler kılar ki, kızların gözdesi olur kısa zamanda. Kızların bu bolluğu nedeniyle oynadığı ilk oyun tabi ki evcilik olur. Kızlar arasında her gün bir başka kavga çıkar onun yüzünden. Bunun bir diğer sebebi de o zamanlar düzgün bir koca adayı bulunamaması da olabilir elbette.

Duyduğu ilk derin laf, felsefi laf, 'küçükken çirkin olanlar, büyüdüklerinde güzel, küçüklüğünde güzel olanlar büyüyünce çirkin olurlar' dır. Bu söz ona gelecekle ilgili çok güçlü bir umut aşılar. Heyhat!

Okumaya 'Cin Ali Hayvanat Bahçesinde' ile başlar. Hem Cin Ali'nin hem de kitapların tutkunu olur hemencecik. İlk aşkı daha ilkokulun birinci sınıfında tanıştığı Sevgi isimli sarışın, mavi gözlü bir kız olur. Hayatında ilk kez bir kız yüzünden okuldan kaçışı da o zamana rastlar. Bir okul çıkışı Sevgi'ye evine kadar eşlik eder. Eve gitmeyi unutur. Geç saatlere kadar Sevgilerin apartmanının bahçesinde koşturup dururlar. Bu ilk aşk, üç ay sonunda Sevinin ailesinin İzmir'e taşınmasıyla biter ve ona ilk gönül yarasını tattırır.

Emek Mahallesi'nin yetmişüçüncü sokağının başındaki evleri onun hayallerinin ilk yeşerdiği yerlerin başında gelir. Uzun yıllar boyunca bu apartmanın bahçesi, merdivenleri, kömürlüğünün ürpertici karanlığı rüyalarının ayrılmaz bir parçası olur. Birinci kattaki Bekir Amca mesela. O dinç, o uzun boylu ve bembeyaz saçlı Bekir Amca. Eşi melek yürekli Nazlı Teyze. Onlar gibi Artvinli Ali Amca ve Nazlı Teyze. Kızları Jale abla, oğulları Yaşar Abi, ki yıllar sonra Eskişehir Yolunda bir trafik kazasında erkenden ölüverir. O iki kardeşin birbirlerine olan düşkünlükleri, sevgileri. Yine aynı kattaki Nedret Teyze. Kocası Tahsin Amca'yla ilgili hatırladıkları, Urfa taraflarında bir yerlerde çalıştığı ve nadiren Ankara'ya geldiğidir. Ama asıl unutamadığı, bazen onu eve çağırıp ceplerini kuruyemişlerle doldurmasıdır. Çok sever bu yüzden onu.

Aynı yıllarda Sevgi'nin ardından dolu dolu başka aşklar yaşar. Danimarkadanyaztatilinegelenkız, Figen, Semiha, Betül, Ayten, Beyhan, Sevinç, bir Beyhan daha.

I. Ertuğrul onüç yaşına kadar tek başına tuvalete gitmeye korkmuş, yukarda bahsedilen kömürlüğe ise kalabalık olmadan ayak basmamıştır. 

19 Eylül 1989 günü, yakalandığı amansız bir hastalıktan yatağında tek başına ölmüş, aynı gün öğleden sonra mutlaka girip notunu yükseltmesi gereken Toprak Bilgisi sınavına girememiştir. Öldükten sonra ceplerinde, iki anahtar, bir adet sümüklü mendil, bir adet silgi (DMO), 0,9 kalem ucu, siyah-beyaz kime ait olduğu anlaşılamayan bir yarım fotoğraf bulunmuştur.

Ardında bıraktığı bir kağıt parçasına, 'bu Cuma günü Termodinamik dersinde yerime yoklama verin' yazdığı rivayet edilir.

Yerine geçen II. Ertuğrul, I. Ertuğrul'un türlü tacizlere uğramaması için cesedini yaktırmış ve küllerini Beyşehir Gölü'ne atmıştır.