29 Mart 2005

PIQUTEROS Posted by Hello

28 Mart 2005

PIQUETEROS

Bir Arjantin gerçeğidir piqueteros. İşsiz, güçsüz takımı diye nitelendirilirler. İşin aslı hiç de öyle değil. Bir işleri var, ama ne? Şimdi anlayacağız.

Luis D'Elia, 125.000 militanı (?) olan FTV adlı grubun lideri. Av. Independencia'da yarı harabe bir binada merkezleri var. D'Elia, elini kolunu sallayarak başkanlık sarayı Casa Rosada'ya girip, Başkan Nestor Kirchner ile saatlerce konuşabiliyor. Hem de bunu, başkanla görüşebilmek için saatlerce bekleyen bakanlar ve milletvekillerine rağmen yapabiliyor. Kravat takmamakla övünüyor başkanın yanında D'Elia, "en son düğünümde kullanmıştım", diyor. Kirchner hükümetini destekleyen en büyük grup FTV. Shell mi boykot edilecek, hadi oraya. Tek bir lafı yeterli D'Elia'nın.

Peki, Santa Cruz gibi, ülkenin güneyinde, nüfusu devasa Buenos Aires'in minik bir banliyösü kadar olan bir eyaletten, nasıl başkan seçilebildi Kirchner. Sizce nasıl?...

FTV gibi bir çok grup var. Sayıları toplam 250.000'i buluyor. Bir çoğu da, geçtiğimiz yıllarda başlatılan ayda 150 Peso (50 dolar) işsizlik yardımı alıyor. Ödenen toplam tutar yılda 75 milyon doları buluyor.

Basitçe söylemek gerekirse, medyada vurucu etkiler yaratan gösterileri düzenleyen bu gruplar, aslında ülke içi dinamizmi de yaratan yegane güç gibi görünüyor. Ülkeyi yönetmek için, önce piqueterosları yönetmen gerekli. Öyle ki, 90'larda yaşanan özelleştirme çılgınlığında, devletin elinden kayıp giden bir çok kuruluşu, tekrar denetimine almak isteyen Kirchner bu piyonu hiç çekinmeden kullanıyor. Su dağıtım şirketi Aguas Argentinas, zam yapmak mı istiyor; ertesi gün kapısında binlerce gösterici. Elektrik dağıtımı yapan Edenor, birkaç saatlik bir kesinti mi yaptı bazı semtlerde; kapısında binlerce gösterici.

Beni nasıl mı etkiliyor. Tabi ki hiç. Sadece, neredeyse her gün şehrin başka bir yerinde kestikleri sokaklar yüzünden, tıkanan trafik hariç.

21 Mart 2005

21 Mart 2005 Pazartesi

Vakit, pedikür vaktidir anne... Boş durma da önündeki işe bak allah aşkına. İşim var gücüm var. Posted by Hello

21 Mart 2005 Pazartesi

İki film.


İlk film Keanu Reeves ve Rachel Weisz'ın oynadığı Konstantine. Konu, sahneler, oyunculuk, karanlık, az ama öz espriler çok iyiydi bence. Beğendim filmi. Evet, Didem'in dediği gibi sinemada seyredilecek bir film.


İkincisi Cidade de Deus. Türkçeye nasıl çevrildi adı bilmiyorum. Tanrıların şehri. Rio de Janeiro'nun en büyük favelasında (gecekondu mahallesi) 2 çocuğun etrafında geçen ve faveladaki uyuşturucu çetelerinin mücadelesini, son derece gerçekçi bir şekilde işleyen, mükemmel kurguya sahip bir Brezilya şaheseri. Nasıl etkilendim anlatamam. Tavsiye ederim.

19 Mart 2005

HADI KIZIM, GÖSTER SU CIMBOMBOMLULARA GÜNLERINI... HEMEN UNUTTULAR O ÜSTÜSTE BIR SÜRÜ HILEYLE, PENALTILARLA SAMPIYON OLDUKLARI YILLARI. SIMDI BIZI ALTEDEMEYECEKLERINI ANLAYINCA ÇAMUR ATIYORLAR HER SEYE. Posted by Hello

18 Mart 2005

Iste böyle oynanir havuzda kardesiiiiiimmmmm.....

17 Mart 2005 Perşembe

Cris'in şu sıralar boşanma davasının ilk celsesi devam ediyor. Umarım tek celsesi olur. Dün çok gergindi. Nelly, galiba evdeki bakım ürünlerinden faydalanıp, güzelliğine güzellik katma peşinde. Bugün, ayaklarını koklamaya çalışacak Serpil Abla, bakalım ayak kremi de kurbanları arasında mı diye?

Bana uzun gelen bir aradan sonra Contigo Peru'da yemek yedik, Lara'yı da alıp bu sefer. Restorana giderken, Lara'nın oyun oynayabileceği, ve ona göz kulak olabilecek bir ekibin de görevli olduğu, evli ve çocuklu restoranı Casimire'in önünden geçtik. Çıldırdı Lara, tanıdı hemen ve çığlığı bastı sevinçten. Peru restoranına girerkenki hayal kırıklığını ve yüzünün halini görmeliydiniz. Öf ulan nereden çıktı bu düğün salonundan bozma lokanta diye. İçinde her şey olan bir dev çorba, salata, Ceviche-Cebiche (çiğ balık, bilumum deniz mahlukatı, silantro, limondan müteşekkil bir tür soğuk mezemsi), Jalea (Balık, kalamar, karides, midye; hepsi una bulanıp kızartılmış, kocaman taneli mısır ve soğanla servis ediliyor) ve Peru'ya özgü tatlılar. 3 kişi, bir bebek, 3 kola, 1 su hepsi 67 pesoya geldi, yani 35 YTL. Nasıl ucuz değil mi? Aralarda Lara'nın hoooopppppa diye bizi ayağa kaldırıp restoran içinde ve dışında gezdirmeleri dışında, pek de eziyet etmedi kızım.

17 Mart 2005

PARQUE DE LA COSTA

En son yine Didem ve Ferda ile beraber gitmiştik bir lunaparka. Tabi yine pişman olmuştum, insanı başaşağı çeviren, dayak yemişe döndüren aletlere binmeye.

Tarih tekerrür etti. Ancak bu kez mekan Ankara Gençlik Parkı yerine, Buenos Aires'in Tigre'sinde bir lunapark. Tek fark bu da değil. Bu kez yanımızda Serpil Abla ve biricik kızım Ege Lara da var. Uyku saatinde dışarda olduğundan, azıcık zorlandı; emzik ağzında ortalıkta rüyadaymış gibi gezdi, ama eğlendi galiba o da.

Deli bir sıcak vardı. Allahtan, belli noktalarda serinletme amaçlı küçük fıskiyeler yapmışlar altına girivermek için.

En yüreklimiz Ferda çıktı. Ben, bu sefer daha deneyimli olduğumdan, bütün ikan çabalarına direnebildim ve sadece bir iki morlukla atlattım günü.
Parque de La Costa Posted by Hello
Salvador de Bahia Posted by Hello

16 Mart 2005

Birinci Gün

Bir web günlüğü oluşturma fikrine , bir derginin tanıtım yazısını okuyarak vardım. Önce, her zamanki gibi üşendim tabi. Kim uğraşacak öyle her gün her gün, bilgisayarın başına oturup bir şeyler yazmaya. Sonra dedim ki, her gün yazmak zorunda değilsin. Ne zaman eserse aklına , o zaman yaz. Hatta arkadaşların, ailen ne biliyim bir sürü insan, hem senden bir iki haber alır, hem de bu sayede, bazı fotoğraflarını da sergileyebilirsin.

Neyse, karar verdim işte. Sonucu da karşınızda.

Görüşmek üzere.