01 Ekim 2006

C TAMİNİ

"Pardon, nerede acaba, bu Mikrobiyoloji Laboratuvarı?". Demek dördüncü katta. Tamam. Çık bakalım şu merdivenleri bir kat. Orada bir asansör var, önünde koca bir kova, tavandan akan su için. Ama bu asansör değil, bunun son durağı burasıymış. Sola dön o zaman, hah işte Büyük Acil'in birinci katı. Eee, şimdi nereye döneceğim. Koridorun sonuna ilerle, sağa dön, işte birbirinden lüks altı adet asansör. Bin bakalım dördüncü kata gidenine. İn şimdi, hani nerede bu Mikrobiyoloji yahu?!... Adli Tıp, Endokrinoloji bilmem ne. Aynı yollardan ve asansörlerden geri dön. Danışma'ya sor. İki bina ilerdeymiş.

Karanlık ve ıssız koridorlardan tekrar geç, işte laboratuvar, kimse yok gişede, zile bas, uykulu ve bıyıklı bir adam gelsin, bırak oraya, kırkbeş dakika sonra alırsın sonuçları acilin sekreterliğinden, desin. Tamam, öyle olsun. Ardında bıraktığın ekmek kırıntılarını takip edip dön acile. Geçsin bir saat, hani nerede bu toksikoloji sonuçları sekreter bey, verdim ya desin sana, biz ona CRP deriz desin. Arkasında hastane idaresinin verdiği "Ramazan Bereketi" paketi.

-Pardon, telefonunuzun şarjı var mıydı?

-Var, buyrun. Sizinkine ne oldu?

-Hiç, duvara fırlattım dün gece. Annem siroz da.

-Ya geçmiş olsun, çok zor valla çok...

1 yorum:

pecen dedi ki...

KENDİ ALFABESİ VAR HAYATIN
SEN NE KURSAN OKU
O BİLDİĞİNİ OKUYOR