15 Kasım 2006

İsaören Köyü'nde Bir Öğretmen


Biraz zaman geçsin istedim üzerinden, Cem'le birlikte yaptığımız günübirlik İnegöl seyahatinin. Bugün yine erken başladım güne. Hastane, belediye, tapu, banka ve banka. Sonra eve alışveriş ve dönüş.

İşte zamanı geldi. Nasıl başladığını anlatmaya başlamadan önce, filmin sonunu anlatayım. Muhteşem bir finali var. Oniki yıldır görülmeyen, üniversite yıllarında çok sevilen, çok kitap az mektup paylaşılan bir arkadaşı ziyaretin sonu gerçekten çok güzeldi. En güzeli ile geçtiğimiz pazar gününden beri aklımda kalan tek bir imge. "Ne güzel bir aileydiler, nasıl da birbirlerine yakışıyorlardı üçü de." Özeti bu.

1993'te ayrılan yollarımız, beni de Cem'i de Bülent'i de ne kadar farklı yollara sürüklemiş, şahit olduk sohbet ettiğimiz süre içinde. Bülent'in nasibine Siirt'te dokuz yıllık bir öğretmenlik düşmüş. Türlü zorluklar, unutulamayan dostluklar ve yakınlıklar, yokluklar, uzaklıklar, hasretler, terör korkuları, kimsenin görmediği, bilemeyeceği apacı gerçekler. Ama Fatma ve Alperen'le sımsıkı, sımsıcak, içiçe ve küçücük-kocaman bir aile.

Şimdi Bülent, bir köyde öğretmen eşiyle beraber. Oğulcukları da aynı okulun kreşinde. Bize bol bol anlattı, o hızlı ve bazen anlaşılamayan konuşmasıyla. Yeni eğitim sisteminden bahsetti; el yazısından, her sınıfta bulunan bilgisayarlardan ve internet bağlantısından, almayı planladıkları projeksiyon makinasından, kalite yönetiminden, öğlen öğrencilere verilen yemeklerden, mantar panoda motivasyon amaçlı notlardan. Ben kendi hesabıma çok bilgilendim. Yemyeşil İsaören Köyü de ayrı bir güzeldi. Sıra sıra meyve ağaçları. Kirazlar, şeftaliler, elmalar vesaire.

Gördüğüm en güleryüzlü ve sıcakkanlı Alperen'le oynadık azıcık, ortak tutkumuz Fenerbahçe'den bahsettik bıkmadan, okul anılarından, unutulmuş anılardan falan.

Belki de yaptığım en rahat araba yolculuğuydu Ankara-İnegöl yolu. Kolay değil, gidiş geliş tam yediyüzelli kilometre, sekiz saat. Ama Cem gibi bir yol arkadaşıyla hemencecik bitiverdi.

Sözün kısası , çok güzel bir gündü. Güzel insanlarla birlikteydik. Güzel insanlara, ailelerimize döndük.

Bülent, gözüm açık dönmedim Ankara'ya. Belki bir daha ya görüşürüz, ya görüşmeyiz. Ama içim rahat, seni iyi ellere emanet etmişler.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

kardeşim sen büyük adamsın...hep öyle oldun...cemo